Ocak ayında okuduklarım (Serenity)

Merhaba sevgili okur,bu ay kitap açısından zengin bir ay oldu benim için. Bu eserleri sizlerle paylaşacağım için de epey memnunum. Hazırsanız başlayalım.

Bahsedeceğim ilk kitap, okurken çok zevk aldığım bir üçleme… Chris Priestley’den Dehşet hikayeleri

Tünelin Ağzından Dehşet Hikayeleri - Chris Priestley | kitapyurdu.com

Ben serinin Tünelin Agzından Dehşet Hikayeleri adlı olanıyla başladım. Okurken beni hiç yormadı ve her hikayenin başlangıcına, hikayeyle alakalı olan resimlerin olması hoşuma gitti. Hikayeler konu olarak çok ilgi çekici. Üvey annesiyle yolculuğa çıkmış bir oğlan çocuğuyuz ve tünelde duran bir trende, beyazlı bir hanımefemdi ve uyuyan diğer yolcularla birlikte mahsur kalmış durumdayız. Hikayeler beyazlı hanımefendi tarafından anlatılıyor. Sonunda biz de bir hikayeye konu oluyoruz. Orası gerçekten güzel bir ters köşe olmuş.

Ben serinin diğer iki kitabını da alıp okumak için çok hevesliyim. Dehşet hikayelerinden hoşlanıyorsanız size de şiddetle tavsiye ederim.

Sırada çok sevdiğim bir akademisyenin serisi yer alıyor. Sinan Canan’dan İnsanın Fabrika Ayarları

Sinan Canan benim nazarımda bildiklerini paylaşmayı kendine görev edinmiş bir beyin uzmanı. Biyolojiye olan ilgim, yazarın yalın ve samamimi diline olan sempatim sebebiyle bu yeni serisini edindim. İyi de yapmışım. Neredeyse her bir satırını çizerek büyük bir dikkatle okudum ve ufkumu açan şeyler öğrendim.

Sinan Canan yazdıklarını sohbet havasında okuyucuya aktarıyor. İnsanı Beden, ilişkileri ve kendini gerçekleştirmesi üzerine üç ana başlığa ayırarak incelemek istemiş. Beden kısmını okurken zaman nasıl geçti anlamadım. İlişkiler bölümünde sıkılacağımı düşündüm ancak öyle güzel tespitler vardı ki onu da bir günde bitiriverdim. Tek olumsuz tarafı kitapların hemencecik bitmesiydi 😉

Yeşil Bambu: Osamu Dazai'nin Fantastik Öyküleri Türkçede – Kayıp Rıhtım

Sıradaki kitap, Osamu Dazai’den Yeşil Bambu ve Diğer Fantastik Öyküler

Sanırım bu kitabı tamamen kapağına aldanarak almışım. Okumaya başladığımda fark ettim ki öyküler fantastikti ancak hiçbir şekilde beni içine alamamıştı. Birkaç sayfaya göz attım ve sonrasında çalıştığım okulun kütüphanesine usulca bıraktım 🙂 İlk defa içinde Japon ve fantastik geçen bir kitap ilgimi çekmemişti.

Gelelim bahsedeceğim son kitap olan Ransom Riggs’in kaleminden Bayan Peregrine’nin Tuhaf Çocukları ve Kuşlar Meclisine…

Kuşlar Meclisi - Ransom Riggs - 1000Kitap

Dostlar bu serinin bu kadar uzayacağını tahmin etmiyordum. Bence yazarı da tahmin etmiyordu . Ya da herşey planlıydı bilmiyorum :))

Biliyorsunuz ki yazarımız hikaye aralarına, hikayeyle tam uyuşan eski ve ilginç fotoğraflar koymayı seviyor. Demek ki elinde bir sürü fotoğraf varmış diyorum 🙂

Neyse ki dili akıcı ve sade. Okurken hikayeye kendinizi kaptırıp sayfaları birbiri ardına çeviriyorsunuz. Bu kitabımız da ne yazık ki serinin son kitabı değil çünkü hikaye yine tam can alıcı noktasında havada bırakıldı. (Kitaplığımda yeni kitap için yeni bir yer açmam gerektiği anlamına geliyor bu da :))

Baş karakterimiz Jacop, Bayan Peregrine ve tuhaf çocuklarıyla birlikte yeni ve daha tehlikeli bir maceraya atılıyorlar. Bu defa yanımızda yeni bir tuhaf olan Noor var. Gücü ışığı kontrol etmek. Jacop’ımız da bu kıza gönlünü kaptırıyor ve ona yardımcı olmak istiyor. En son ateşi kontrol eden Emma ile birlikteydi. Emma da onu, eski yavuklusu Jacop’ın büyükbabası Abe’e benzettiği için ona yanıktı. İkili son derece medeni bir şekilde ayrılmışlardı.

Kİtapta romantizm dışında tehlikeli maceralar da yaşanıyor elbette. Seriyi bilmeyenler için açıklamam gerekirse. Doğuştan garip yetenekleri olan ve kuşa dönüşüp zamanı kontrol eden Peregrine adındaki bir kadının himayesinde olan çocuklarımız var. Çocuk diyorum ancak onlar bir döngüde yaşadıkları için aslında çocuk değil birer yetişkinler ve ancak döngüleri bozulduğu için artık yavaşça yaşlanıyorlar.

Kahramanlarımız bu defa bir kehaetin peşinde. Kehanet, Noor ve diğer altı tuhafın durdurabileceği bir felaketten bahsediyor. Bu felaketin sebebi, Bayan Peregrine’nin yeteneğine sahip olanlardan yeteneklerini çalmaya çalışırken lanetlenip yaratığa dönüşen ve gölge adını verdikleri kişilerin bazı malzemeleri toplayarak bir diriltme ritüeli başlatmaları. Aşina olmayanların garip bulacağı bir konuya sahip olsa da aslında içine girdikçe zevk alacağınız bir seri.

Aslında ben bu seriyi oldukça seviyorum. İlk kitabın anlatıldığı ,ufak karakter değişikliklerinin olduğu bir filmi de mevcut, merak edenler izleyebilirler. Görseller ilgilerini çekecektir. Konuyu da merak ettiğim için devam kitabı çıktığında muhtemelen edineceğim. (Kalın kapaklı olup kitaplığımda çok yer kaplasa da :))

Bahsedeceklerim bu kadar dostlar. İlginizi çeken bir kitap olursa ve okumanıza vesile olursam ne mutlu bana. İyi okumalar dilerim. Esen kalın… 😉

Yorum bırakın