Ocak Ayında Okuduklarım (Serenity)

Merhaba sevgili okur, dışarıda buz gibi havanın olduğu şu günlerde,benim için oldukça sıkıcı geçen geçtiğimiz ayda okuduklarımı sizlerle paylaşmak istedim.

Bahsetmek istediğim ilk kitap serisi, Jules Verne‘nin birkaç macera temalı kitabı olacak. Eserler iş bankası yayınlarından geliyor.

İlk kitap Dünya’nın Ucundaki Fener kitabında, Dünya’nın güney ucunda ıssız bir adadaki bir fenerin çevresinde gelişen olaylar anlatılıyor . Azgın dalgalar ve korkunç kayalıkların yol açtığı gemi kazalarını önlemek için inşa edilen fenere üç bekçi bırakılıyor. Fakat bekçiler kendilerini bekleyen tehlikeden habersizler. Kitabın aynı isimde br filmi de mevcut.

İkinci kitabımız 80 günde Dünya Turu‘nda ise bir İngiliz beyefendisi olan Phileas Fogg‘un hayatı, kalktığı andan yattığı ana kadar planlıdır. Phileas Fogg’un yaşamında sürprizlere yer yoktur. Ama bir gün Reform Kulüp’teki arkadaşlarıyla dünyayı 80 günde dolaşacağına dair bahse girer. Fogg bu bahis için tüm servetini ortaya koymuştur ve başına türlü türlü olaylar gelmektedir.

Son kitap olan Balonla Beş Hafta‘da ise bir gezgin ve gözüpek bir kâşif olan Doktor Fergusson‘un düşü olan “Victoria” adını verdiği balonuyla Afrika’yı bir uçtan bir uca katetmektir.

Fikrimi belirtmem gerekirse kitaplar bana ne yazık ki fazlasıyla sıkıcı geldi. Bana göre çok ama çok düz bir anlatımla kaleme alınmışlardı. Bunu kesinlikle kitapları kötülemek için söylemiyorum,elbette yazıldıkları tarihte fazlasıyla ses getirdiklerine eminim ama dediğim gibi bana umduğum zevki veremediler.

Asıl damardan insanı etkileyen ve güzel bir incelemeyi hak eden kitabımız Korkunun babası Stephen King‘ten Göz kitabı…

Bir arkadaş okuma grubumuzda, her ay kralın eski kitaplarını okuyup yorumluyoruz. Henüz yeni başladık ve ilk kitabımız da Göz idi. Bu kitap yazarın yazdıktan sonra beğenmeyip çöpe attığı ve sonrasında bir şekilde yayımladığı ilk kitap olma özelliğine sahip. Telekinetik güçlere sahip bir lise öğrencisi olan Carrie White ismindeki genç kızın yaşadıklarına odaklanıyor.

Karakterimizin aşırı dindar,akıl hastası,zorba ve zalim bir annesi var. Kitap karakterin lise banyosunda yaşadığı bir zorbalıkla başlıyor. İlerleyen sayfalarda yer yer sizi geren ve sondaki vahşete hazırlayan pasajlar mevcut. Ergenlikle başlayan özel güç fikri güzel ancak yerli yerinde işlenebilmiş mi o bir tartışılır doğrusu. Kitap kesinlikle taha tatmin edici bir sonu hak ediyor. aynı isimde birkaç filmi de mevcut elbette.

Yazarın bu kitap dışında daha vurucu kitaplarını okumak isterseniz size Hayvan Mezarlığı,Sis,Falcı,Yeşil Yol ve Kemik Torbası gibi eserlerini sayabilirim.

Gelelim son kitabımıza. Japon edebiyatının çok güzel bir örneği İthaki yayınlarından gelmiş. Cuniçiro Tanizaki’nin kaleminden Bir Kedi,Bir adam,İki Kadın

İşte bu kitabı son derece zevk alarak okudum. Bir kedinin insanların hayatına nasıl yön verebileceğini anlatan çok tatlış bir eser olmuş.

Fukuko, tam da kocası Şozo ile yeni bir hayata başladığı günlerde kocasının eski karısı Şinako’dan bir mektup alır. Yuvası dağıldıktan sonra “kırık bir çanak” bile almayan bu kadın, duygu yüklü mektubunda tek bir şey istemektedir: Şozo’nun deliler gibi sevdiği kedisi Lili’yi.

Bir kedi düşünün bir kadın yeni kocasını eski karısı yerine bir dişi kediden kıskanıyor ve evden gitmesini istiyor. Eski karısı da aynı talepte. Kedimiz ilk başta bu duruma alışamasa da sonradan uyum sağlıyor ve koca bu duruma tuhaf bir tepki veriyor. Kitabı yüzümde tatlı bir gülümsemeyle 1 saat içerisinde bitirdim. kesinlikle okumanızı tavsiye ederim.

Bu ay benden bu kadar dostlar 😉 Yeni ayda, yeni kitap tavsiyelerime geleceğimden emin olabilrisiniz. Sağlıcakla kalınız.

Ocak Ayında Okuduklarım (Serenity)” üzerine 2 yorum

  1. Ay bir kedi,bir adam ve iki kadın kitabını çok merak ettim. Göz kitabı ile ilgili yorumuna katılıyorum. Konu çok güzeldi. Daha iyi de işlenebilir miydi sorusu kesinlikle doğru. İkinci kitabımız için sabırsızlanıyorum.🥰

    Liked by 2 people

Yorum bırakın