Ekim ayında okuduklarım (Serenity)

Merhaba sevgili okur ,sakin bir sonbahar gününde ,iş yerinde okuduğum kitap listesi epey kabarmışken, onları tek tek sizlerle paylaşıp yorumlamak istedim. Hepsi de kahvenizi ya da çayınızı alıp pencerenin önünde okumalık kitaplar. Hazırsanız başlıyorum.

Baştan belirtmek isterim ki listemdeki çoğu kitap kişisel gelişim temalı kitaplar. İlki Bircan Yıldırım‘dan Yaşam Terapisi; Aradığını Bulduğun Yerdesin ve yine aynı yazardan Hayat Cesurlara Torpil Geçer

Bu kitaplarımızı bir arkadaşımın tavsiyesiyle okudum. Yazar kitaplarında farklı bir uslüp kullanmış. Hayatı yolunda gitmeyen ve mutsuz olan bir kadının iç sesiyle olan muhakemesi ve diyaloglarını okuyoruz kitapta. Ben Yaşam Terapisi’ni diğerine göre daha çok sevdim. Hayata ve özellikle de kendinize dair birçok çıkarımda bulunabileceğiniz bir kitap. Bir çok yerini çizerek ve içselleştirerek okumaya çalıştım. Güzeldi.

Sıradaki kitap yine size bir iç muhakeme yaptıracak,şaşırtıcı bir eser. Şaşırtıcı diyorum çünkü yazarı, oyuncu ve şov kadını Yasemin Sakallıoğlu. Kendisi gibi şen şakrak bir kadından bu kadar yüreğe dokunan bir hikayenin çıkmış olması itiraf etmeliyim ki beni biraz şaşırttı. Ama şaşırtmasın dedim kendi kendime Yasemin sevdiğim ve takip ettiğim bir sanatçı ve oldukça geniş bir hayat birikimine sahip 😉 Okumanızı tavsiye ederim.

Sırada kendisinden çok verim aldığım ve upuzun bir ismi olan kitabımız Duyarlı Gürültülü,Hızlı ve Sürekli Üstümüze Gelen Dünyada Aşırı Hassas Olmanın Saklı Gücü

Yazarlarımız gerçekten iyi bir iş çıkarmışlar,kitap tam olarak benim gibileri anlatıyor diye düşündüm okurken. Bana çok şey kattı ve yine heryerini çizerek okudum. Kitap gerçeken dolu dolu ve asla boş tavsiyeler vermiyor. Ben çok sevdim ve kendini başlıktaki gibi hissedenler mutlaka bir göz atmalı diyorum.

Sıradaki kişisel gelişim kitaplarımız Bilişsel ve Davranışçı Terapi Serisinden iki kitap. Özgüveni Keşfedin ve Kaygı-Endişe

Kitaplar başlığındaki konuları bilişsel bir şekilde ele alıyor,sayfa sayfa size sorunu gösterip mantıklı bir şekilde çözüm arattırıyor. Başta sıkıcı bulacağımı düşünmüştüm ancak bazı şeyleri derinlemesine öğrenmek ve çıkarımlarda bulunmak nedense bana iyi geldi.

Okudukça da okuyasım geldi. Basit gibi görünen kendine güvenmek,boş yere kaygılı olmamak,korkularımız gibi kavramlar hakkında sohbet havasında bilgi edinmek benim hoşuma gitti. Konuyla ilgili arkadaşlara tavsiye etmekten geri durmam 🙂 Aynı serinin İyi Hissetmek ve Mod Terapisi adlı kitaplarını da okuyacağım.

O kadar kişisel gelişimden sonra bir ara vermek adına tatlı mı tatlı bir serinin ikinci kitabını edinip okudum dostlar. Eiko Kadono‘nun Kiki’nin Cadı Kargosu kitabının ikincisi Kiki ve Sihirde Yeni Bir Sayfa kitabını bir çırpıda bitirdim. Hikayenin Hayao Miyazaki’nin elinden, aynı isimde bir animefilmi de mevcut 😉 Ben bu hikayeye bayılıyorum. Kitap çok akıcı ve harika görsellere sahip. Sizi bilmem ama ben bu tür kitapları seviyorum ve asla çocuk kitabı olarak görmeden zevk almaya bakıyorum 😉 Aşırı tavsiye edilir 🙂

Aşırı dinlendirici bir kitabımız daha var… Genki Kawamura’dan Bir Gün Kediler Yok Olsaydı

Şu sıralar Japon ve Kore’li yazarların kitaplarına ayrı bir ilgiliyim. Bu kitap da beklentilerimi boşa çıkarmadı. Hikayemizde bir genç ölümcül bir hastalıpı olduğunu öğrenir ve hayatının son günlerinde şeytanla bir anlaşma yapar. Anlaşmaya göre her gün sevdiği bir şey dünyadan tamamen yok olacaktır.

Kitapta kahramanımızın sinema,saatler,telefon gibi her gün feda ettiği şeylerin hayatındaki olumlu ya da olumsuz etkilerini görürken bir yandan yarım bıraktığı ilişkisini ve annesine olan özlemine şahit oluyoruz. Kitabın sonunda bir şaşırtmaca mevcut ondan bahsetmeyeceğim fakat okurken içiniz biraz cızlayabilir. Son derece yüreğe dokunan bir kitap. Tam benlikti ve yine bir çırpıda bitirdim. Her güzel şey gibi kısa sürdü düyebiliriz 😉

Dostlar bu İthaki klasiği, meşhur Cesur Yeni Dünya kitabını ‘Storytel’ uygulamasında Okan Bayülgen‘in sesinden yeni dinledim. İlk defa böyle bir deneyimim oldu. İlginçti çünkü efor sarf etmeden başkasının ağzından ağır bir kitabı dinlemek bana sandığımdan daha çok zaman kazandırdı ve kitabın anlatmaya çalıştığı şeyi net bir şekilde anlamamı sağladı.

Özgün adı Brave New World olan bu romanda insanların insani olan duygulardan yoksun ve de her şeyin bir kontrol altında olduğu dünyadan bahsediliyor. İnsanlar doğduklarında bazı sınıflara ayrılıyor ve de kaderleri belirleniyor. Güzel bir distopya ve yazarın öğrencisinin kaleme aldığı 1984 adlı roman kadar kaotik ve karamsar bir hikayesi yok bence.

Eserin aynı isimde bir dizisi de mevcutmuş ama kitabın etkisini tam olarak veremeyeceğini düşündüğüm için pek ilgilenmedim. Storytel uygulaması her ne kadar bazı noktalardan hoşuma gitse de kullanmaya devam edemedim çünkü bir kitabı somut olarak okumayı tercih ettiğimi fark ettim 😉

Ursula K. Leguin‘den Rüyanın Öte Yakası… Bu kitabı Kocaeli Kitap Fuarından edinip aldım. Konusu ilgimi çekmişti ve ne zamandır listemdeydi. Metis yayınevinden çıkan bu kitapta, gördüğü rüyaları gerçek olan bir adamı tedavi etmeye çalışır gibi görünen ancak gizli emelleri için kullanan bir bilim adamın hikayesi anlatılıyor.

Aslında konu ilginç fakat işleniş benim pek hoşuma gitmedi dostlar. Leguin ablamızın yazım tarzını oldum olası ağır bulmuşumdur. Evet kitapta verilmek istenen bir sürü,siyasi,sistem eleştirili,felsefik mesajlar var, hatta konu bir noktadan sonra uzaylılara bile bağlanıyor 🙂 ancak ben kitabın akışını ve kurgusunu sevemedim. Merakım giderildimi evet fakat sadece o kadar. Yazarın tarzını sevenler,hayranları göz atmak isteyebilirler, bir şey diyemem 🙂

Bu ay benden bu kadar dostlar. Ben yine mümkün olduğunca farklı ve ilginç türlerden okumaya devam. Yeni kitaplarda buluşmak üzere esen kalın 😉 ;*

Yorum bırakın